Bugün bir eğitim yılı daha sona eriyor. Yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmen, üç aylık yaz tatiline giriyor.
2018-2019 öğretim yılı 17 Eylül’de başlayacak. Karne günü kimi öğrenciler için mutlu, kimileri içinse stresli bir gün. İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Aslan, ailelere karnenin başarının tek göstergesi olmadığını unutmamalarını öneriyor. “İyi karne de, kötü karne de değerlendirilmeli” diyen Prof. Dr. Aslan’ın ailelere önerileri şöyle:
İyi de kötü de olsa karne notunu konuşun. Hem çocuğun yaptığı işe ilgi göstermek, hem de motivasyonunu sağlamak için bu gerekli. Çalışma ortamı, ek kitaplar, dersleriyle ilgilenmek gibi desteği sağlamanıza rağmen, sorumsuzluktan kötü karne aldıysa, hiçbir şey olmamış gibi davranmayın. Bir yaptırım uygulayın. Bu, çocuğu sevdiği bir şeyden; örneğin, tabletle, internetle vakit geçirmekten mahrum bırakmak olabilir. Ödül-ceza olmadan bir durum düzelmez. Çocuğun öğrenmeme nedenini de araştırın. Öğrenme bozukluğu var mı? Başa çıkamadığı sorunu mu bulunuyor? Rehberlik araştırma merkezlerinden yardım isteyebilirsiniz. Sonraki yıl ne yapılması gerektiğini de şimdiden planlayın.
AİLECE VAKİT GEÇİRİN
Karne iyiyse, bunu nasıl başardığını tartışın. Tesadüfi mi, planlı çalışma mı var, araştırın. Önemli olan planlı çalışmanın olması. Çocuğunuzla oturup hangi derse nasıl hazırlandığını konuşun. Öğrenme stili üzerinde durun. Kimi ekstra kitap okur, kimi notlar alır. Ona ne yapıp da iyi not aldığı konusunda farkındalık kazandırın.
Dıştan olan ödülü anlamlı bulmuyorum. Ödül 1, 2, 3’üncü sınıflar için hediye olabilir ama 4 ve 5’inci sınıftan itibaren daha anlamlı, içten ödüller
düşünülmeli. Bir yere götürmek, müze ziyareti, yeni deneyim faaliyetleri, ailece spor yapmak, yürüyüşe çıkmak gibi. Duygusal anlamı, sosyal birlikteliği olan bir şey yapın. Aileler, her şeyi parayla ölçebiliyor, bu yanlış.