Çocuklarda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olup olmadığını anlayabilmek için, çocuklarınızın davranışlarını ve tepkilerini çok iyi gözlemlemeniz gerekmektedir. Ancak çocuğunuzun içinde bulunduğu dönem gereği göstermiş olduğu bazı davranışları bu durumla karıştırmamak gerekir. Mesela sürekli oyun oynamak isteyen, dışarı çıkmak isteyen, meraklı ve araştırmacı şekilde sürekli sorular soran bir çocuk içinde bulunduğu yaşa ve gelişimsel döneme de bağlı olarak anlamlı davranış örüntüleri gösteriyordur. Bu ve benzeri durumlarla dehb hastalığını karıştırmamak gerekir. Peki çocuğumuzda böyle bir rahatsızlığın olup olmadığını nasıl ayırt edebiliriz sorusunun cevabını ise size sunacağım dehb tanı ölçütlerini referans alarak bulabilirsiniz. Eğer tanı kriterlerine birebir uyduğunu düşündüğünüz bir çocuğunuz varsa en kısa zamanda uzmanına götürerek gerekli tedavilere başlamanızı öneririm.
DSM-IV’ e göre DEHB’ nun üç alt tipi vardır:
1. Dikkat eksikliğinin ön planda olduğu tip, 2. Hiperaktivite-impulsivitenin ön planda olduğu tip, 3. Kombine tip. Hiperaktivite-impulsivitenin ön planda olduğu tipte erkek/kız oranı; 4/1 kadardır; ancak dikkat eksikliğinin ön planda olduğu alt tipte bu oran 2/1’e düşer. Yani, kızlarda dikkat eksikliğinin ön planda olduğu tipin görülme olasılığı daha yüksektir.
DEHB olan çocuklarda okul, ev ya da arkadaşlar ile ilgili sorunlar görülür. Okul, ve benzeri kurumlardaki kurallara disipline ayak uydurmakta zorlanırlar, bu kuralları düşünmeden hareket edip düzen bozucu gibi algılanabilirler. Okulda, umulanın altında performans gösterirler, dikkatle ilgili sorunları derslerde öğrenmelerini güçleştirir, ödevlerinin başına oturmakta ve tamamlamakta zorlanırlar. Arkadaşlarının oyunlarını düşünmeden bölebilir, oyunun kurallarına ve disiplinine ayak uyduramayıp pes ederler. Verilen görevlerin yarısını unutup gelirler, başladıkları işleri tamamlamakta zorlanırlar, dış uyaranlarla dikkatleri kolayca kayabilir. Eşyalarını ödevlerini unutabilirler, kaybedebilirler ve bu nedenle aileleri onların “çok unutkan” olduklarını söyleyebilir. Sık sık ufak-tefek kazalar atlattıkları için “sakar” diye nitelenebilirler. Odaları sürekli dağınık ve eşyaların yerlerini göz önünde bulundurmadan sağa sola bırakırlar. Öz bakımları yetersiz çocuklardır. Bazen düşünmeden konuşabilirler ve insanları kırabilirler. Tüm bunlar çocuğun günlük yaşamında, sosyal ilişkilerinde, okul başarısında olumsuz etkilere neden olur ve gelecekte davranım bozukluğu, depresyon gibi başka psikiyatrik hastalıkların gelişmesine yatkınlık yaratır, bu sorunu yaşayan çocuklarda bu rahatsızlığa eşlik eden başka bozukluklarda vardır.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz tanı kriterlerine uyan ve benzeri semptomlar gösteren çocukların en kısa zamanda bir uzmana götürülmesi gerekir. Çocuğunuzun yaşadığı bu ve benzeri sorunlar onun kişiliğinden, yaramaz veya afacan bir çocuk olmasından, ele avuca sığmayan bir yapı olmasından, yada sadece çocuk olduğu için gelip geçici çocukluk davranışları olarak görülmesinden çok daha farklı bir durumdur. Bu uyarıyı yapma sebebim, sahada çalışırken bu sorunları yaşayan çocukların ailelerine bu rahatsızlıkla ilgili psiko eğitim verirken, bu ve benzeri savunmalarla bizim karşımıza çıkmaktalar. Ancak unutulmamalıdır ki, çocukluk döneminde atlanan veyahut bu tür savunma mekanizmalarıyla görmezden gelinen sorunlar, yetişkinlik döneminde daha büyük sorunların oluşmasında ana sebep teşkil etmektedir.
Çocuğunuz bu dönemde pasif ve aileye bağımlı olduğu için, onun yaşadığı sorunlardan ve çözümlerden birinci derecede aile sorumludur, eğer bu sorunlar görmezden gelinip, çocuğunuzu yaşadığı sorunlarla baş başa bırakırsanız, bilmeden de olsa çocuk istismarı yapıyor olursunuz.
Eğer dehb tanısı almış bir çocuğunuz varsa onunla nasıl bir iletişim geliştirebileceğinizi öğrenmeniz gerekir. Öncelikle çocuğunuzun istemeden yapmış olduğu davranışlar karşında sabırlı olmanız gerekir, onun yaşadığı rahatsızlıktan dolayı böyle davrandığını göz önünde bulundurmalısınız. Onu sürekli tenkit etmeniz, onun öz güvenini daha da düşüreceğinden, çocuğunuzun daha dürtüsel yani saldırgan bir şekilde davranmasına sebebiyet verirsiniz. Her çocuk anne babası tarafından onay almak ister, anne babadan gelen olumlu olumsuz mesajlar çocuğun kendi benliğini algılamasını sağlar, sürekli olumsuz sözlere maruz kalan çocuk her türlü alanda daha da başarısız olacaktır. Ebeveyn olarak sizler çocuğunuza bir şeyi yap yada yapma demek ve sürekli nasihat verir durumda olmak yerine rol model olarak çocuğunda görmek istediğiniz davranışları siz göstermelisiniz ki oda bunu taklit yoluyla içselleştirip davranışa dönüştürebilsin. Öteki türlü nasihat boyutunda kalan her söz dehb çocuğuna sıkıcı geleceğinden hiçbir zaman davranış geliştiremeyecektir.
Ev içinde mümkün mertebe tv, bilgisayar, tablet, vs. gibi aletler bulundurmamaya özen gösterin. Daha çok aile bireylerinin katılımıyla oluşan oyunlar oynamaya çalışın. Çocuğunuzla sürekli iletişim kurun, günün nasıl geçtiğini sorun, duygularını önemseyin, çocuğunuz sizinle kurduğu olumlu ilişkiler sayesinde insan insana iletişimi öğrenecek, sanal alemdeki ilişkilerden gibi soyut ilişkilere, online oyun arkadaşlıklarına, yönelmesini engelleyecektir. Teknoloji bağımlılığı geliştirmeye yatkın olan dehb çocuğunun bu bağımlılığı geliştirmesindeki asıl etken; sürekli eleştirilip, hatalarının yüzüne vurulduğu başarısız olduğu, kendini değersiz hissettiği bir dünyadan kendini sanal aleme vererek orada kendi korunaklı ütopik dünyasını yaratır. Çocuğunuzu gerçek dünyada tutan asıl şey, bu dünyada olmasına bir nedeni olup olmaması ile alakalıdır.
Çocuk düşünüldüğünden daha geniş bir algıya sahiptir, sevgiyi, ilgiyi, önemsenmeyi ister, bunu karşılan kişilere karşı da büyük bağlar geliştirir. Dengeli gösterilen sevgi ve ilgi çocuğu şımartmaz, yada suistimal etmesine neden olmaz, onu sadece iyileştirir ve onarır.
Dehb çocuğuna ödev yada benzeri sorumluluklar verirken, bir anda her şeyi yapmasını beklemek yerine parça parça zamana yayılmış ve başarıldığında ödüllendirilen görevler verin. Ders çalışmak için düzenli ve sadece ders çalışmak için oluşturulmuş bir ortamda, periyotlara ayrılmış, mesela on dakikalık periyotlar şeklinde, bir çalışma düzeni kurun. Molalar vermek bu noktada çok önemlidir, dehb çocuğu aralıksız bir saat asla ders çalışamaz ancak 10 veya 20 dakikalık periyotlara bölünmüş bir programla toplamda 2 saat dahi çalışabilir.
Dehb çocuğu ile yaşayan aileler muhakkak bu rahatsızlık hakkında geniş araştırmalar yapmalı, bu konuda bilinçlenmeli, bir öğretmen gibi sabır ve sevgiyle çocuklarına yaklaşmalıdırlar. Çocuklarına duydukları iç güdüsel duygular bu süreçte yeterli değildir, bilinçlenmek ve kendimizi bu hususta eğitmemiz gerekir. Bu sayede çocuğunuza daha faydalı olabilirsiniz.
Başarısız çocuk yoktur, sadece onun bu başarı yolculuğunda çocuğun kendi yapısına uygun yolun ona sunulup sunulmaması vardır. Belkide asıl sorun çocuğunuzun doğasında bulunmayan bazı şeyleri sizin aşırı derecede ondan beklemenizdir. Çocuğunuzdan bekledikleriniz onun karşılayabileceği şeyler olmasına özellikle dikkat etmelisiniz.
Her çocuk başlangıçta bir kömür maddeni gibidir, ehil ellerde bir elmasa dönüşebilecek potansiyeli varoluşunda taşır. Sabırla, sevgiyle ve büyük bir emekle yaklaşırsak eğer bu potansiyeli çocuklarımızda da açığa çıkarabiliriz
NOT: Her Çocuk Özeldir filmini izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Uzm.Klinik Psikolog Osman İLHAN