Dünya Bankası Ekonomisti Roy Van der Weide, ‘Dünyada Kuşaklar Arası Ekonomik Hareketlilik Ne Kadar Adil?’ raporunu TEDMEM’de düzenlenen bir seminerle değerlendirdi. Weide, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacak yatırımlar yapılmazsa ekonomik anlamda olumlu bir ilerleme kaydedilemeyeceğini söyledi. TEDMEM Direktörü Prof. Dr. Emin Karip ise Türkiye’de yoksulluğun aileden çocuklara transfer edildiğini belirtti.
Dünya Bankası’nın 148 ülkede yaptığı analizlerin yer aldığı ‘Dünyada Kuşaklar Arası Ekonomik Hareketlilik Ne Kadar Adil?’ raporu Türkiye’de tanıtıldı. Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM tarafından ele alınan raporun sunumunu Dünya Bankası Ekonomisti ve Yoksulluk ve Eşitsizlik Araştırmaları Lideri Roy Van der Weide yaptı. Gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye’de yoksulluğun kuşaktan kuşağa aktarıldığı analizleri yapılan raporda, ülkelerin bu durumdan kurtulması için üç şart sıralandı: Nitelikli okul öncesi eğitime her çocuğun erişebilmesi, kamu harcamalarının ‘önce eğitim’ diyerek ele alınması ve hedeflenecek kitlenin yoksul aileler olması. Yapılan analize göre, eğitimin yoksulluğu kader olmaktan çıkarabileceği de belirtildi.
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNE YATIRIM YAPILMALI
Raporu Türkiye’de anlatan Dünya Bankası Ekonomisti Roy Van der Weide, ülkelerin gelişmişlik seviyesi arttıkça ekonomik ve eğitim alanındaki hareketliliğin yükseldiğine dikkat çekti. Weide, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacak yatırımlar yapılmazsa ekonomik anlamda olumlu bir ilerleme kaydedilemeyeceğinin de altını çizdi. Weide, Türkiye’de politikacıların, çocukluk döneminin erken aşamalarına yatırım yapması gerektiğini söylerek, “Yaşam döngüsünün ilk aşamalarına yoğunlaşmak gerekiyor. Yatırımlar erken dönemde yapılmazsa sonradan daha maliyetli hale gelebiliyor. Örneğin, anne-bebek sağlığına yatırım yapmak önem taşıyor. Büyüme geriliğinin yüksek olduğu yerlerde ekonomik hareketliliğin düşük kaldığını gördük” dedi.
TÜRKİYE’DE YOKSULLUK TRANSFER EDİLİYOR
TEDMEM Direktörü Prof. Dr. Emin Karip, Türkiye’nin 148 ülke arasında 120’nci sırada olduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye’de alt yüzde 50’lik dilimdeki birinin üst yüzde 25’lik dilime geçme olasılığı çok düşük. Yani yoksulluk aslında devam ediyor. Peki bir üst gruba geçiş nasıl olabilir? Eğitimde eşitlik öncelikli konu. Mesela alt gelir grubundan üst gelir grubuna geçiş kadınlarda daha zor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise, bir politika izlerken kadın ve erkek arasındaki eğitime erişim imkânının eşit olması gerektiği. İkinci bir nokta tüm okullarda adil ve kaliteli eğitimin sunulması. Bunun için de daha çok kamu yatırımı yapılmalı. Türkiye’de ne yazık ki yoksulluk anne-babadan çocuğa transfer ediliyor. Türkiye bir başarı hikâyesi yakalamak istiyorsa öncelikli olarak okullardan başlamalı. Öğretmenlere de burada büyük iş düşüyor.”
İYİ EKONOMİ İÇİN İYİ EĞİTİM
Raporda şu bulgulara yer verildi:
– Gelişmekte olan ülkelerde kadınlarda yukarıya doğru ekonomik hareketlilik olasılığı erkeklere göre daha yüksek.
– Türkiye’de ebeveynleri alt gelir grubunda olan bir bireyin alt gelir grubunda kalma olasılığı, yani yoksulluğun kuşaklar arası sürekliliği oldukça yüksek.
– Eğitim düzeyi yüksek olan ailelerde doğan çocukların ekonomik hareketlilik şansı, eğitim düzeyi düşük olanlara göre iki kat daha fazla. Bunun nedeni ebeveynlerin çocuklarının eğitimi için daha fazla harcama yapabilmeleri ve eğitim düzeylerinin yüksek olmasının çocukları üzerinde niteliksel etkilerinin daha çok olması.
– Çocukların eğitimi için daha çok kamu harcaması ve yatırım yapılması; ekonomik olarak dezavantajlı ailelerin çocuklarına eğitim ve destek sağlanması; erken çocukluk eğitiminin geliştirilmesiyle ekonomik hareketlilik arttırılabilir.