Günümüzde bir çok eğitim sistemi kurgulanırken göz önüne alınan kriterler ve uygulanış şekilleri bakımından benzerlikler göstermektedir. Uygulama halinde olan bu eğitim sistemlerinin temel gayesi, çocuğa içinde yaşadığı toplumun kültürel ve tarihsel birikimlerini aşılamak ve yetişkin olarak varlık sürdüreceği, doğduğu ülkedeki sosyal gruba uyum göstermesidir.Bu uyumu gerçekleştirmek için, ilk öğrenme ailede başlatılır, konuşma ve dil becerilerinin ilk tohumlarının atıldığı aile ortamı, çocuğun gözlem yoluyla kültürlendiği ilk okuludur. Tüm bu süreçleri şekillendiren, aileler ile iş birliği kuran, sistemini uygulamaya koyan, uygulama alanları olan kurumları inşa eden, ve bu kurumlarda çalışacak personelini üniversitelerinde yetiştiren gücün adına, devlet diyoruz. Bu devlet otoritesinin, haklı olarak en büyük kaygısı, varlığını tanımladığı temel değerler çerçevesinde, kendisini geleceğe taşımak ve etki alanını korumaktır. Bu taşınmanın lokomotifi olan insan kaynağını, sosyalleşme araçlarından bir tanesi olan eğitim hanelerinde şekillendirerek sürece hazırlar. Bu eğitim hanelerde uygulanılan sistemin asıl amacı olan, devletlerin kendi insan kaynağını şekillendirme kaygısının yanında başka noktaları da göz önünde bulundurması gerekir. Diğer duyacağı kaygılardan bir tanesi sadece kendi kültürüne yönelik insan yetiştirmekten ziyade evrensel değerleri de benimsemiş insan modeline odaklanmalı, öğrencilerin dünya ile entegre bireyler haline gelebilmeleri sağlanmalıdır. Bir diğer önemli nokta ise, birey odaklı eğitimi yaygınlaştırmalıdır. Birey odaklı eğitimden maksadımız; kişinin varlık bulacağı sosyal hayat normlarının kazandırıldığı ön koşuluyla, kişinin doğuştan kişilik özelliği ve genetik yatkınlık olarak getirdiği baskın zeka özelliklerinin ortaya koyularak, alternatif ders programlarına tabi tutulduğu bir süreçten bahsediyoruz. Öncellikle çocukların zeka yönlerinin sadece IQ seviyelerine göre değişiklik gösterdiği ön kabulünden vazgeçilerek, farklı zeka alanlarına kişinin yatkın olabileceği ve bu baskın olan alanlara yatırım yapıldığı taktirde çocuğun daha başarıları , verimli, katılımcı olabileceğinin anlaşılması gerekmektedir. Bireye göre farklılık gösteren bu zeka alanlarını, kapsam olarak en iyi tanımlayan teorinin Gardner’ın Çoklu Zeka kuramı olduğunu düşünüyoruz. Pedagogların, psikologların ve çocuk gelişimi alanındaki diğer profesyonellerin çok iyi bildiği bu kuramın, eğitim sistemi oluşturan devlet büyüklerine daha iyi anlatılması gerekmektedir. Doğru bir sunumla bu kuramın önemi anlaşılacaktır. Gardner’ın çoklu zeka kuramını anlamak için daha detaylı bir araştırma yapılması gerektiğini belirterek, bu konuda kısa bir bilgi vermek istiyorum.
Gardner, zekayı “içinde yaşanılan toplumda faydalı bir şeyler yapabilme kapasitesi; her insanda kendine özgü bulunan yetenek ve beceriler bütünü” olarak tanımlamaktadır. Kişi bu becerisini bulunduğu ortama, yere, zamana göre geliştirir. Her birey sahip olduğu zekalarla birlikte farklı bir öğrenme, problem çözme ve iletişim kurma yöntemine sahiptir. Gardner’in tanımladığı toplam sekiz temel zeka türü mevcuttur.
Çoklu zeka kuramında 8 çeşit zeka belirlenmiştir. Bunlar :
1- Sözel – Dil
2- Mantık – Matematiksel
3- Şekil (Görsel) – Uzay (Uzamsal; Alansal)
4- Müziksel – Ritmik
5- Bedensel – Kinestetik
6- Kişiler arası – Sosyal
7- Kişiye dönük (İçsel ; Öze dönük)
8- Doğa
Literatüre göre, Gardner’ın çoklu zeka kuramına göre açıkladığı zeka alanları ve genel özellikleri şunlardır.
1. Bu türdeki zeka, bir insanın kendi dilini, gramer yapısına, sözcük dizimine, kavram telaffuzuna ve sözcüklerin anlamına uygun olarak büyük bir ustalık ve beceri ile kullanmayı gerektirir. Sözel-dil zekasına sahip insanlar, kendi anadilleri yanında başka bir dilde de kendi düşünce ve duygularını etkili bir şekilde ifade eme kabiliyetine sahiptirler.
2. Mantıksal – Matematiksel Zeka: Bu tür zekaya sahip olan insanlar, mantık kurallarına ve benzerliklerine, neden-sonuç ilişkilerine ve bunlara benzer soyut işlemlere karşı çok hassas ve duyarlıdırlar. Bu kişiler kategorilere veya sınıflara ayırarak, genelleme yaparak, hesaplayarak, mantık yürüterek ve soyut ilişkiler üzerinde çalışarak iyi şekilde öğrenirler.
3. Görsel- Uzaysal Zeka: Bu tür zeka alanı, bir bireyin objektif olarak gözlemleme veya görsel ve uzaysal fikirleri grafiksel olarak sergileme kabiliyetlerini içerir. Bu zekaya sahip olan insanlar, renge, çizgiye, şekle, biçime, uzaya ve bu olgular arasındaki ilişkilere karşı aşırı duyarlıdırlar. Bu kişiler varlıkları veya olguları görselleştirerek veya renklerle ve resimlerle çalışarak en iyi şekilde öğrenirler.
4. Müziksel-Ritmik Zeka: Bu zeka türü ile bir kişinin bir müzik parçasındaki ritme, akustik düzene, melodiye, müzikteki iniş ve çıkışlara, müzik aletlerine ve çevreden gelen seslere olan duyarlılığı kastedilir. Bu zeka türündeki bireyler en iyi ritim, melodi ve müzikle öğrenirler.
5. Bedensel- Kinestetik Zeka: Bu tür zeka alanı, koordinasyon, denge, güç, esneklik ve hız gibi bazı fiziksel özelliklerin yanı sıra, dokunsak nitelikteki bazı becerileri de içermektedir. Bu zeka türüne sahip bireyler, yaparak-yaşayarak, dokunarak ve hareket ederek en iyi şekilde öğrenirler.
6. Kişiler arası- Sosyal Zeka: Bu zeka türü ile bir insanın diğer insanlardaki yüz ifadelerine , seslere ve mimiklere olan duyarlılığı ve diğer insanlardaki farklı özelliklerin farkına vararak onları en iyi şekilde analiz etme , yorumlama ve değerlendirme kabiliyeti kastedilir.
7. İçsel Zeka: Bu zeka alanı kişinin kendini tanıması, kendisi hakkındaki düşünce, bilgi ve becerileri ile çevresine uyum gösterme yeteneğidir. Bu zeka türü gelişmiş olan kişilerden; kendini objektif olarak değerlendirmesi, güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olması, olaylara mantıklı yaklaşması, amaçlarıyla düşüncelerinin tutarlı olması beklenir.
8. Doğa Zekası: Bu zeka alanı, doğayı ve doğada bulunan bitki, hayvan ve diğer varlıkları inceleme, gözlemleme ve bunlara ilgi duyma becerisidir. Bu zeka alanına sahip olan kişiler; çevreye karşı çok duyarlı, çevresindeki hayvan ve bitkilere çok meraklıdır.
“Her öğrenci zeka yapısı ve öğrenme yöntemi açısından diğerinden farklıdır. Kimi sadece dinlemekle; kimi öğrenme sürecinin içinde yer almakla; kimi de araştırıp, düşünüp çözümlemek gibi farklı yöntemlerle anlar”. Başarısız olarak nitelendirilen bir çocuğun, sadece matematikten yada başka bir desten anlamıyor olması bu şekilde nitelendirilmesini doğru değildir. Herhangi bir gelişimsel problem yaşamadığı sürece, her çocuğun belli alanlarda doğuştan getirdiği yetenekleri olduğunu düşünmek gerekir. Uygun ölçme araçlarıyla, çocukların zeka özellikleri ortaya koyulduğunda, gelişmiş zeka yönleri belirlendiğinde ve buna uygun bir eğitime alınarak yönlendirildiğinde başarı göstereceklerdir. Öğretmenlerin, Gardner’ın çoklu zeka kuramına göre çocukların zeka alanlarını ölçmesi halinde, ona göre bireye yönelik eğitim modeli uygulaması, eğitim araçları belirlemeleri, eğitimin alıcıya veriliş şekli, beklenti geliştirmesi kolaylaşacaktır. Bu şekilde başarısız olarak nitelendirilen bir çocuğun aslında kendi zeka özelliklerine göre eğitildiğinde başarı gösterebilmesi mümkün olacaktır.
LİTERATÜRE GÖRE ÇOKLU ZEKA TEORİSİNİN DAYANDIĞI TEMELLER ŞUNLARDIR?
1-Her insan, çeşitli zeka alanlarının tümüne sahiptir. Çoklu zeka teorisi, insanda yalnızca tek bir zekanın geçerliliğini belirlemek yerine, her insanın bütün zeka alanlarında yeteneğinin olduğu görüşünü benimsemektedir. Ancak, her insanda söz konusu olan bu zeka alanları değişik düzeylerde bulunabilmektedir.
2- Her insan, çeşitli zeka alanlarından her birini yeterli düzeyde geliştirebilir. Çoklu zeka teorisi, yeterli ve uygun destek , imkan ve eğitim sağlandığında, gerçekte her bireyin zeka alanlarının hepsini oldukça yüksek bir düzeyde geliştirebilme kabiliyetine sahip olduğunu ileri sürmektedir.
3- Çeşitli zeka alanları, genellikle, bir arada karmaşık bir yapıda çalışırlar. Genellikle, gerçek hayatta hiçbir zeka alanı tek başına var olmaz. Çeşitli zeka alanları birbirleri ile sürekli olarak etkileşim içindedirler. Örneğin, bir yemeği pişirecek bir kişinin önce tarifi okuması ve anlaması (sözel-dil zeka alanı), yemek tarifini oluşturan elementleri tasniflemesi ve yemeğe karışım oranlarını hesaplayabilmesi (mantıksal-matematiksel zeka alanı) ve yemeğin kendi damak zevkine uygunluğu (kişisel zeka alanı) yanında, ailedeki bütün fertlerin memnuniyetini de sağlayabilmesi (kişiler arası zeka alanı) gerekir. Yine, benzer bir şekilde, basketbol oynamakta olan bir kişinin koşmak, topu başkasına atmak ve topu yakalamak gibi özellikleri içeren bedensel-kinestetik zekaya sahip olmasının yanında, bu kişinin kendisini oyun sahasına adapte edebilmesi için görsel-uzaysal zekaya ve oyunda ortaya çıkabilecek muhtemel anlaşmazlıkların çözümü için kişiler arası zekaya sahip olması gerekmektedir.
4- Bir kişinin her alanda zeki olabilmesinin bir çok yolu bulunmaktadır. Bir kişinin belli bir zeka alanında zeki sayılabilmesi için eğitimcilerce benimsenmiş standart sayılabilecek birtakım nitelikler söz konusu değildir. Örneğin; sözel-dil zekasına sahip bir kişi okumayı çok iyi beceremeyebilir fakat çok geniş bir kelime haznesine veya çok iyi hikaye yazma ve anlatma kabiliyetlerine sahip olabilir.
Yukarıda kısaca açıklamaya çalıştığımız Gardner’ın kuramı daha geniş çaplı okumalar ile anlaşılabilecek bir teoridr, biz sadece merak uyandırmak, önemine dikkat çekmek üzere, literatür taramalarının kısa bir açıklamasını yaparak halkımızı bilinçlendirmek istedik. Bu zeka alanlarından hangilerinin sizde baskın olduğunu anlayabilmek için, Gardner’ın çoklu zeka kuramını baz alarak hazırlanmış Zeka Alanları Ölçüm Testini yaptırmanızı öneririz.İster bireysel boyutta bu testi uygulayabileceğiniz gibi, kurumsal boyutta öğrencilerinize yada çalışanlarınıza uygulayarak, çıkan sonuçlara göre bir eğitim-öğretim stratejisi geliştirebilmeniz mümkündür. Okulunuzda bulunan öğrencileriniz ile okul yönetiminin isteğine bağlı olarak, eğer, kurumsal yapıdaysa okul aile birliğinin de onayı alınmak üzere, GARDNERIN ÇOKLU ZEKA KURAMINA GÖRE öğrencilerin zeka alanlarını ölçmek üzere test çalışması yapabilirsiniz. Bu test sonucuna bağlı olarak öğrenci ailelerine, okul yönetimine, sınıf ve branş öğretmenlerine çocukların zeka gelişimi açısından hangi alanlarının ön planda olduğuna dair bir sunum yapılarak, öğrencilerin farklı gelişim içinde olan zeka alanlarına yönelik ailelerin, okul yönetimi ve öğretmenlerin ne tür yaklaşımlar gösterebileceği sunumla anlatılabilinir. Bunun için tarafımızca düzenlemiş Gardner’ın zeka gelişim alanlarına göre dizayn edilmiş Zeka Alanları Ölçüm Testini uygulayabiliriz. Her öğrenciye yapılan çalışma bir sonuç dosyası olarak ailelere ve öğretmenlere sunularak, çocukların bundan sonraki eğitim süreçleri ile ilgili yol gösterici olacaktır.
Uzman Klinik Psikolog Osman İLHAN
Psikoterapist