26 Ekim 2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan valiler kararnamesinde daha önce kaymakamlık yapmayan ve Mülkiyeli olmayan, öğretmenlik yapmış olan kişilerin de vali olarak atandığını görünce içimdeki vali olma isteği depreşti ve kendi kendime ‘ben de vali olmak istiyorum’ demeye başladım. Dilerim mülkiye mezunları, valilik bekleyen kaymakamlar bize kızmaz. Kendi adıma düşündüğüm bu isteği yazıya döktüm.
Madem artık vali olmak için daha önceden kaymakamlık yapma ve mülkiyeli olma şartı yok ve öğretmenler de vali olarak atanıyorlar ise ben de vali olmak istiyorum. Baştan belirteyim benim rahmetli Recep Yazıcıoğlu ile tanışıklığım var. Hakkında hazırladığım yayınlanmış ‘Halkın Valisi Recep Yazıcıoğlu’ isimli bir de kitabım var. Recep Yazıcıoğlu’nun kitaplarını yayınladım. Katıldığı programlar düzenledik. İlk kez burada yazıyorum Evine gittim. Kendisini İstanbul’da evimizde ağırladık. Birçok görüşünü savunurum. Yani biraz vali asistanlığı tecrübem de var.
Ben de vali olmak istiyorum. Çünkü son kararname ile yapılan vali olan birçok kişiye görev devlet tecrübem fazla. Her ne kadar Cumhurbaşkanımız ve rahmetli Recep Yazıcıoğlu gibi hızlı ve daha çok iş yapma özelliğinden dolayı yönlendirilen şikayetlerle İmam Hatip Okulunda canla başla idarecilik yaparken üstelik ihmal edilmiş, sahipsiz bir okulu toparlamaya çalıştığımız halde mağdur edilen bir kişi olsam da bugüne kadar devlet terbiyesi almış yüzlerce devlet insanı ile makamında veya özel sohbetlerde bir arada bulundum. Rahmetli Necmettin Erbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çok eski günlerde çekilmiş fotoğrafımız bile var. Biz o günlerde Rahmetli Necmettin Erbakan’ın başarısı için dua ediyorduk. Şimdi desem ki şimdiki birçok siyasetçi o günlerde Refah Partisinin dışındaki partilerde siyaset yapıyordu. O birileri hemen diyecek ki ‘Kardeşim o zaman bizi partiye davet etmediler ki. O zaman Ak Parti yoktu. O zaman Refah Partisi vardı. Üstelik o partide görev alıp öne çıkmak ise hayli zordu. Fazla eskiye gitmeye gerek yok.’
Ben de vali olmak istiyorum. Çünkü valilerin elinde olan birçok yetkiyi kullanarak birçok güzel işe imza atarım. Emrindeki askerlere, emniyet birimlerine, kaymakamlara, milli eğitim müdürlerine, çeşitli daire müdürlerine bu memleket için neler yapmaları gerektiğini söylerdim. Özellikle göç alan mahallelerden, dezavantajlı bölgelerden başlayarak gençlerin eğitimine önem vermelerine söylerdim. Onlara törenlerde şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın ‘Memleket İsterim’ şiirini okumak veya okutmak yerine ‘Bismillah diyerek bir memleket inşa etmeye başlayalım’ derim. Yine onlara derim ki eğer siz vatandaşın işlerini, sorunlarını yerinde çözmez, yerinden yönetim sistemini işletmez, işleri Ankara’ya hatta Beş Tepeye havaleye ederseniz hem vatandaşı mağdur eder hem de Cumhurbaşkanımızın işini zorlaştırmış olursunuz.
Ben de vali olmak istiyorum. Çünkü derslerimde bir babanın evladına ‘oğlum vali olmadan önce adam olmak gerekir’ hikayesini anlattığım için vali olan birçok kişiye göre bu konuda daha çok duyarlı bir kişi olacağıma inanıyorum. İlle de vali olmak için birlerini araya koymam, vali olmak için göze girmek için çalışmam veya vali olmak için birilerinin arkasında dolaşmam. Hak etmiş isem beni görmelerini de isterim. Vali olursam emrinde çalışan daire müdürlerine vatandaşın işlerini çözmede daha dikkatli davranırım. Daire müdürlerine, kaymakamlara Hz. Ömer gibi adaletli olun. Fakirlere, yetimlere, kimsesizlere, sokakta kalanlara, madde bağımlılarına el atın derdim. Önüme gelen her evrakı imzalamam. Emrim altındaki idarecilere de böyle yapmalarını söylerim. Aksi halde insanları mağdur etmiş, iftira atmış, toplum içerisinde itibarlarına zarar vermiş oluruz derim. Onlara git derdini mahkemelerde anlat diyerek mağdur etmem. Şayet bir evrakı imzalarken titiz davranmayan, birilerini mağdur eden amirlerin olduğunu tespit edersem onları derhal görevden uzaklaştırırım.
Ben de vali olmak istiyorum. Şayet vali olursam mahalledeki muhtarlardan başlayarak vatandaşın işlerini aksatmamalarını, vatandaşlar arasında ayırım yapmamalarını, yardım dağıtımında adil olmalarını, hizmet götürmede hakkaniyete dikkat etmelerini söylerim. Tüm belediye başkanlarına da derdim ki evet siz bir partinin seçmenlerinin oyları ile bu göreve seçilerek geldiniz ancak seçildikten sonra tüm vatandaşların belediye başkanısınız. Belediyenin her türlü kaynağını eşe dosta, bir gruba, bir çevreye, yakın akrabalara, medya şirketlerine veya reklam ajanslarına peşkeş çekmeyin. İsraf etmeyin. Vatandaşların cebine gönderdiğiniz mesajların parasının bile hesabını yapın. Şayet o gönderdiğiniz mesajın şahsınızın reklamına kaçan bir yönü varsa hem Allah’ın huzurunda hem de vicdanınızda hesabını veremezsiniz. Belediyenin bütçesinden harcayarak bol keseden cömertlik yapmayın. Bu etik ve ahlaki değildir.
Ben de vali olmak istiyorum. Çünkü bir vali olarak atanan birçok kişiye göre hayat tecrübem daha fazla. Köylü çocuğuyum. Köylünün halinden anlarım. Otuz yıldır şehirlerde yaşıyorum şehirde yaşayanların halinden anlarım. Kirada oturdum kiracıların halinden anlarım. Toplu ulaşım araçlarını kullanıyorum insanların halinden anlarım. İnşaatlarda çalıştım. Öğrencilik günlerinde ailesine yük olmamak için ek işler yaptığım için birçok valiye göre emekçilerin halinden çok fazla anlarım. Çocukları, gençleri severim. Onlarla muhabbet halinde olmaya çalışırım. 12 Eylül Darbesi, 28 Şubat Post modern Darbe günlerini yaşadım. Ailecek bazı mağduriyetler yaşadık. Karşılığını Allah’tan bekliyoruz. Her ne kadar ‘kültürümüzde görev istenmez görev verilir’ şeklinde bir kural olsa da ben son zamanlarda Cumhurbaşkanı ve Milli Eğitim Bakanımız da ehliyet, liyakat, adalet gibi önemli ölçülerin öneminden söz edince kendimi bu ölçüleri önemseyen, bu ölçüleri savunan biri olarak gördüğüm için valilik görevini de rahatlıkla yapabileceğime inanıyorum. Atanırsam belki de ilk İlahiyat Fakültesi mezunu, Hacca gitmiş bir vali olma unvanını da alırsam bu daha çok dikkat çekebilir.
Ben de vali olmak istiyorum. Çünkü dürüst, adil, vefalı ve dost olan eğitimciler Allah için benim devlet malına zarar vermeyeceğime, şimdiye kadar millet ve vatan hainlerinden uzak durmaya çalıştığıma şahitlik ederler. Bir zamanlar muhtar bile olamaz dedikleri Recep Tayyip Erdoğan’ı ve samimi arkadaşlarını sadece büyük şeytan Amerika’ya, küresel güçlere karşı oldukları için değil en başta onları Allah için seven biri olduğumu da bilirler. Aynı zamanda benim yeri geldiğinde iyi niyetle sorular sorduğumu, eleştirel düşündüğümü de bilirler. Beni merak edenler özgeçmişim için şu adrese bakabilirler. http://www.biyografya.com/biyografi/6457
Göreve talip olmak bizden önermek, destek olmak, takdir etmek ise büyüklerimizdendir. Durum bundan ibarettir.
Saygılarımla. 01.11.2018 İstanbul.
Mahmut Balcı Öğretmen, Eğitimci Yazar