EY YÜKSELEN YENİ NESİL

42 yaşında Cumhuriyeti ilan eden, 44 yaşında şapka ve kıyafet devrimini gerçekleştiren, 48 yaşında yeni Türk harflerini yerleştiren, Atatürk, taşıdığı düşünce yeniliği, ruhundaki tazelik sebebiyle yaşamının her çağında genç idi. O’na göre genç olmanın ölçüsü, sadece yaş değil, yaşın yanında koyduğu ilkelere, başardığı devrimlere inanç ve bağlılık idi. Onun içindir ki, “Benim anladığım gençlik, bu devrimin fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim nazarımda 20 yaşında bir yobaz ihtiyar, 70 yaşında bir idealist ise zinde bir gençtir.” diyor. İlkelerine bağlı, çalışkan, vatansever bir gençlik,  Atatürk’ün ülküsüydü.

Atatürk konuşmalarında gençlerimizin gerçeği sevmesini, gerçeği aramasını ve gerçeği düşünmesinin önemli olduğunu vurgularken, gençlerimizin ilerleme ve başarı konuşlarını ilim ve fen de çağın gerektirdiğini yaşantılarına aktarabilmeleri gerektiğini gündeme getirmiştir. Atatürk, gençleri bugünler kadar yarınları düşünmelerini, yarınları sürekli geliştirmelerini önermiştir. Bu görüşlerini;

“Biz her şeyi gençliğe bırakacağız, o gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır, gelecek umudunun ışıklı çiçekleri onlardır” sözcüklerle ifade etmiştir. Onun gençliğin kapasitesine inancı ve güveni her zaman tamdı.

Atatürk, ülkemize yönelik tehditlere karşı uyanık olmak, çağdaş uygarlığa katılabilecek şekilde kendinizi bilim ve teknolojiye hazır olunmasına da önem vermiştir. Ama bunu da bilinçli yapmak, taklitçilikten uzak durmakla Türk milletinin yapısına uygun olanı seçmekle yapabilirsiniz. Atatürk’ün bu konudaki sözü çok önemlidir.

“Biz, Batı Uygarlığını bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz, onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için dünya uygarlık düzeyi içinde benimsiyoruz. Doğal olarak izlenecek yol, bilimsel bir nitelikte olarak safsatalardan arınmış olacaktır.”

Devletin sağlam, uzun ömürlü olabilmesi, düşüncede, bedende ve yetenekte üstün bir gençliğin varlığına bağlıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır, ya da bir milleti köleliğe ve yoksulluğa düşürür. Bir kütle, millet olabilmek için mutlaka eğiticilere muhtaçtır” Bunun önde gelen temsilcileri öğretmenlerdir. Bundan dolayıdır ki, öğretmenlerin saygın yeri tartışılmaz. “Gençliği kesinlikle ideal sahibi ve ülkeyle ilgili olarak yetiştirmek herkesin, hepimizin, her devlet adamının başta gelen görevidir. “ “Gençliği yetiştiriniz- Onlara bilim ve kültürün pozitif düşüncelerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler uygulamaya konulduğu vakit Türk Milleti yükselecektir”.

Atatürk 18 Mart 1923’de gençlere şu cümleleriyle seslenmiştir.

“Saygıdeğer gençler, yaşamak durmadan uğraşmaktır. Bundan dolayı yaşamda iki şey vardır. Yenmek ve yenilmek. Size, Türk Gençliğine bırakıp emanet ettiğimiz vicdanı inan, yalnız ve durmadan yenmektir. İnanıyorum ki, her zaman yeneceksiniz. Milletin yükselmesi koşulları ve nedenleri için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle bocalamayın. Milleti o yüksek dereceye götürmek için dikilecek engelleri hep birlikte önleyeceğiz ve sonunda kesinkes o hedefe ulaşacağız. O hedef: En medenî ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmek, Millî kültürümüzü medenî milletler seviyesi üstüne çıkarmaktır.”

Büyük Önder Atatürk’ün gençlere güvenini,“Gençler! Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizlersiniz. Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüceltecek ve yaşatacak sizlersiniz.” cümleleriyle ifade etmiştir.

Atatürk’ü ve o’nun ilkelerini, ancak onu teslim alan güçlü bir gençlik hedefine ulaştırabilir. “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur”.

Yazar Öğretmenim Dergisi

Öğretmenim Dergisi

Diğer Haber

ATATÜRK DÖNEMİNDE ÇOCUK SAĞLIĞI

Askeri mücadelenin kazanılmasının ardından başlayan Türk Devrimi ile beraber devlet ve toplum hayatında büyük değişimler …