Üst düzey liderlik danışmanlık hizmetleri firması Egon Zehnder’in kıdemli ortağı, toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu, “Eyvah CEO Doğuruyor” kitabının yazarı Murat Yeşildere, üniversite tercih başvuruları konusunda yaptığı değerlendirmede mesleklerin geleceğinin değiştiğini, dünyada üniversite mezuniyet algısının farklılaştığını ve Z kuşağı ile birlikte yeniden şekillenen iş dünyasında öngörülmesi gereken yeni trendler olacağını söyledi.
Mesleklerin geleceğini tahmin etmeye çalışmak ve geleceğin trendlerini öngörmeye çalışmanın daha anlamlı bir çaba olacağını söyleyen Murat Yeşildere: “İklim krizi, küresel salgınlar, sürdürülebilir kalkınma, yapay zeka ve dijital dönüşüm gibi konular ve bu konulara dokunan her meslek öncelik kazanacak. Teknolojinin gelişmesi, internet ve mobil kapsama alanlarının büyümesi bilgiye ulaşımı kolaylaştırıyor, ulaşım maliyetini düşürüyor. Bu sebeple başta Yapay Zeka (AI), Mobil uygulamalar (App), Veri Bilimi, Robotlar, 3-D Yazıcılar, Web Tasarımı, Giyilebilir Teknoloji, Network Yönetimi, Cloud (Bulut), Biyomedikal ve Bilgi Güvenliği önümüzdeki dönemde bilgi, tecrübe ve yetkinlik talebi artacak alanlar. Yeni çalışma alanlarında çalışanların uzmanlıklarını derinleştirmesi mesleki bilgi ve beceri gelişimi açısından büyük değer taşıyacak. Bu çerçevede de sadece sınıf eğitimleri ya da kitaplar değil, etkileşimi giderek artan online eğitimler büyük fayda sağlayacaktır. Bunların yanında yakın geleceğe baktığımızda Tıp, Hukuk ve Teknolojiyi içinde barındıran her türlü Mühendislik dalına yönelik talebin de devam edeceğini görüyoruz” dedi.
Mesleki eğitimlere ağırlık verilecek
Ülkemizdeki genel üniversite mezuniyeti ve diploma elde etmeyle ilgili arzunun değişmesinin önemli olacağı belirten Yeşildere: “Bu alanda toplumun beklentilerinin yönetilmesini şart görüyorum. Özellikle mesleki eğitiminin, yüksekokul ve mesleki liseler üzerinden yaygınlaşması da çok değerli olacaktır. Üniversite diplomasının değil de kaliteli eğitimin, bilgi ve yetkinliği iş, hatta daha da önemlisi umut anlamına geldiğini toplumun ve özellikle gençlerin anlaması çok değerli bir kazanım olacaktır. Daha da ileri giderek gençlerin ne eğitimi aldıkları kadar, nerede eğitim aldıkları, yanlarında kimler olduğu, kimden öğrendikleri de büyük önem taşıyor. Unutmayalım ki, özellikle üniversiteler ve diğer birçok eğitim kurumu ‘öğrenmeyi öğrendiğimiz’ yerler. En az bilgi/fonksiyon gelişimine yönelik eğitimler kadar, dil eğitimine de önem verilmesi büyük fayda sağlayacaktır. İngilizcenin yanı sıra özellikle Çince ve İspanyolca dillerine hakimiyetin geleceğin dünyasında büyük fayda sağlayacağı inancındayım” dedi.
Staj ile mesleği yerinde öğrenmek önemli
Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme süreci ve bu kimsenin, meslek bilgisini artırmak için çok önemli olacağını söyleyen Murat Yeşildere, “Bir kurumun içinde çalışarak geçirilen staj dönemi, ileride kariyer yolculuğuna başlamak için önemli bir kriter olacak” dedi.
Amerika’da üniversite başvuruları azalıyor
Her yıl, Amerika’da yaklaşık iki milyon öğrenci, 6 bine yakın farklı üniversitede lisans eğitimini tamamlayarak “hayata atılıyor” diyen Yeşildere: “Ancak 2010 yılından bu yana liseden mezun olup, üniversiteye kayıt olanların sayısı, istikrarlı bir biçimde her yıl azalmış; Covid sırasında ise çok daha keskin bir düşüş yaşanmış. Geçen sene (2022) lise mezunlarının sadece üçte ikisi (%62) üniversitelere kaydolmuşlar. Bu azalışın arkasındaki sebep ise Gallup’un yaptığı bir araştırmanın sonuçlarında kendini fazlasıyla belli ediyor. Yaklaşık on yıl önce, 18-29 yaş grubundaki gençlerin %74’ü “üniversite lisans diplomasına sahip olmanın çok önemli olduğunu” dile getirirken, bugün bu oran %41’e düşmüş. Gençlerin üniversite lisans eğitimine bakışlarını nesil farklılıkları ile açıklamaya çalışıp, gene bir “Z nesli fetişi” yapmaya başlamadan önce, diplomanın hayatlarına getirdiği katkının nasıl değiştiğini yorumlamak gerekli. Geçtiğimiz sene içinde Burning Glass Institute isimli araştırma kurumunun yaptığı çalışmalara göre orta seviye beceri isteyen işlerin yaklaşık yarısında (%46) üniversite eğitimi ve diplomasının gerekliliğinin kalmadığı ortaya çıkıyor; aynı çalışma yüksek beceri isteyen işlerin de üçte birinde (%31) üniversite derecesi gerekliliğinin anlamını yitirdiği sonucunu veriyor. Bu verileri sadece bir araştırma kurumunun sonuçları olarak “etiketlemeden” önce, aynı verilerin pratiğe dönüşmüş yansımalarını da göz önüne almak gerekli” diye vurguluyor.
Kısa süreli sertifika programları dikkat çekiyor
Amerika’da yapılan farklı araştırmaların, diplomaya sahip mezunun tamamladığı üniversite ve eğitim alınan alan kadar, kazandırılan ve hemen kullanılabilecek pratik becerilerin iş dünyasında, istihdam kararlarında karşılık bulduğuna işaret ettiğini söyleyen Yeşildere: “Sadece ABD’nde değil, dünyanın her yerinde, hatta Türkiye’de de işverenlerin en çok şikayet ettikleri yeni mezunların işte bu pratik becerilere sahip olmadan iş pazarına geldikleri yönünde. Bu bağlamda ABD’nde birçok üniversitenin daha kısa süreli sertifika ve mesleki eğitim programlarını oluşturarak, pazarın taleplerine cevap vermeye çalıştıkları da gözüküyor. Türkiye’de de bu uygulamanın artarak devam edeceğini öngörüyorum” dedi.
Karmaşıklaşan iş hayatının sürekli değişen gereksinimleri giderek statik kararları veya iş süreçlerini değiştirmeyi zaruret haline getirdiğini dile getiren Yeşildere: “Bu sebeple de, iş hayatına yeni girenler için de, kariyerlerinin ilerleyen safhalarında iş değiştirecek olanlar için de, iki önemli unsur giderek öncelik halini alacak. Öncelikle işverenler, bugünün gereksinimlerini karşılayacak değil, geleceğin ihtiyaçlarına cevap verebilecek, esnek ve potansiyeli yüksek çalışanları işe almak isteyecekler. İkincisi de bireylerin meraklı olması ve öğrenme çevikliğine sahip olması en az teknik bilgi ve becerileri kadar önem arz edecek” diye ekledi.