OTİZMLİ ÇOCUĞUNUZA BAĞIMSIZ YAŞAMAYI ÖĞRETEBİLİRSİNİZ

Otizm çağımızın en büyük sıkıntılarından biri; son verilere göre her 68 çocuktan biri otizm gösteriyor ve bu oranın hızla artacağı öngörülüyor. Bu tabloya rağmen ne yazık ki Türkiye’de otizmli çocuklara yeterli eğitim verilemiyor.

11 yaşındaki otizmli Nuh’un annesi ve Nuh’un Gemisi Çocuk Terapi ve Aile Danışmanlığı Merkezi’nin kurucusu Mine Nişlioğlu, “Bu noktada yine ailelere büyük sorumluluklar düşüyor. Yapılacak farklı uygulamalar sayesinde daha bağımsız çocuklar yetiştirmek mümkün” diyor.

Otizm, nörolojik ve gelişimsel bir bozukluk ve her 68 çocuktan biri otizmli doğuyor. Nuh’un Gemisi Çocuk Terapi ve Aile Danışmanlığı Merkezi’nin kurucusu ve otizm spektrum bozukluğu olan 11 yaşındaki Nuh’un annesi Mine Nişlioğlu, bu ciddi tabloya rağmen Türkiye’de otizmli çocukların yeterli eğitim alamadığını vurguluyor.

Dünyada otizmli çocuklara, akademik başarı kazanmalarının yanı sıra sosyal yaşama uyum sağlayabilmeleri, hayatlarını idame ettirebilmeleri ve bağımsızlık kazanabilmeleri için çeşitli olanaklar sunulduğunu söyleyen Mine Nişlioğlu, “Türkiye’de ise bu konuda daha çok aşama kaydedilmesi gerekiyor. Bu noktada da ailelere çok büyük sorumluluklar düşüyor. Ailelerin yapabileceği farklı uygulamalar var. Bunlar sayesinde bizler de daha bağımsız çocuklar yetiştirebiliriz” diyor.

Mine Nişlioğlu, otizmli çocuğu olan ailelere daha bağımsız çocuklar yetiştirebilmeleri için şu önerilerde bulunuyor:

  1. Çocuklarınızı sosyal çevreden soyutlamayın ve çevrenizdekilere otizmi öğretmeye çalışın

Çocuklarımızın kesinlikle sosyal çevreye girmeleri, kendi yaşıtlarıyla oyun oynayabilmeleri, “normal” çocuklar gibi yaşamaları gerekiyor. Çocuk her ne olursa olsun taklit ederek öğrenir.

Ancak toplum olarak hiç bilinçli olmadığımız için bu durum hayata geçemiyor. Örneğin otizmli oğlumu parka götürüyorum; çocuğum bağırdığında veya sevinçle zıp zıp zıpladığında diğer anneler çocuklarını uzaklaştırıyorlar. Bu bakış açısını kırmamız lazım. İnsanlara otizmi bilmedikleri için kızmamalı, öğretmeye çalışmalıyız. Zaten başka çaremiz yok. Bir anne bile oturup dinlese, kendi çocuğuna “Bak kardeş ne kadar tatlı, senin dediklerini anlamıyor ama sen onunla oyna, çünkü zamanla anlayacaktır” dese kazancımız büyük olacaktır.

  1. Otizmli çocuğu olan diğer ailelerle görüşün ve çocuklarınızı bir araya getirin

Artık sosyal medyada veya gittiğimiz rehabilitasyon veya terapi merkezlerinde diğer ailelerle bağlantı kurabiliyor, tanışabiliyoruz. Konuşmak bizim gibi ailelere çok iyi geliyor, dünyada yalnız olmadığımızı anlıyoruz. İkinci olarak da çocuklarımızı bir araya getirmek, oynamalarını ve paylaşmalarını sağlamak çok faydalı oluyor, birçok şeyi anlamaya ve öğrenmeye başlıyorlar.

  1. Çocuğunuzun eğitimini, hedefleri kapsayan bir program dahilinde sürdürün

Otizmli çocuklara, mutlaka onlara özel bir program yapılmalı ve bu program dahilinde çalışılmalı. Bu program terapi merkezinden istenmeli ve takip edilmeli. Çalışmaların nasıl yapıldığı izlenmeli ve mutlaka evde de tekrarlanmalı. Plana bağlanmayan, programsız ve tekrarsız hiçbir eğitim yürümüyor.

  1. Çocuklarımız farklı şekillerde öğrenebilirler. Bu konuyu çocuğunuzun terapistleriyle ve okul öğretmenleriyle görüşün

Her çocuk mutlaka öğrenir ama öğrenme şekilleri farklı olabilir. Konuşma terapistimiz bir okuma kitabını yeniden düzenleyerek, resimlerin altındaki yazıları daha basitleştirerek, yazıyla resmi özleştirerek ve ezberlemesini sağlayarak o sırada 4 yaşında olan oğlumun bir kitabı okumasını sağlamıştı. Bu bizim için bir milat oldu, sonrasında diğer kitaplar geldi. Bu tip kitapları siz de yaratabilirsiniz. Farklı bir öğretme metoduyla çocuğunuzun öğrenmesini sağlayabilirsiniz.

  1. Gölge öğretmenle çalışın

Çalışıyorsanız ve otizmli çocuğunuz için bakıcı tutmanız gerekiyorsa, lütfen işe alacağınız kişinin gölge öğretmen olmasına özen gösterin. Hiç değilse bakıcınızın bir rehabilitasyon veya terapi merkezinde en az bir ay eğitim görmesini sağlayın. Gölge öğretmen çocuğunuzla terapi seansına girmeli, izin verilmiyorsa seanstan sonra terapistle görüşerek dersteki uygulamaların nasıl yapıldığını öğrenmeli. Mümkünse seans videoya çekilmeli. Çünkü çocuğun terapide öğrendiklerini evde en az 20 kere tekrarlaması lazım, yoksa terapinin hiçbir anlamı kalmaz. Gölge öğretmen, çocuğunuz okula başladığında da onunla birlikte derse girmeli, artık bu uygulamaya izin veriliyor.

Yazar Öğretmenim Dergisi

Öğretmenim Dergisi

Diğer Haber

Atatürk’ün bize bıraktığı miras, eğitimin gücüne inanmamız için bir teşvik

İELEV Okulları, Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı İstanbul Kongre Merkezi’nde İstanbul Vali …